Celâleddin Çelik
İstanbul çok katmandan oluşan “palimpsest” bir şehir. Farklı medeniyetlere yüzyıllarca ev sahipliği yapmış bu olgun şehrin, her dönemde farklı bir anlayış, kültür ve üslupla yeniden yorumlandığı görülür. Ayakta kalmayı başarabilmiş tarihî yapılarla günümüz yapıları arasındaki farklar bunun kanıtıdır. Yerini bugünkü binalara bırakmış nice mimari eser tarihin tozlu raflarına kaldırılacak birkaç fotoğraf, gravür ya da çizimden ibarettir. Şehirde hâlâ örneklerine rastlayabileceğimiz özel yapılardan olan Yedikule Hisarı ise eski ve nispeten daha yeni dönemlerin birbirine eklemlenerek oluşturduğu, şehrin en güzide anıt eserlerinden biridir.
Yedikule Hisarı, geç Roma dönemi kara surlarına eklemlenen bir Osmanlı yapısı olup bu iki tarihî dönemi de temsil eder. İstanbul’un en önemli giriş kapısını [Altın Kapı / Porta Aurea] da içine alacak şekilde yapılan bu “iç kale”, yıldız şeklinde mükemmele yakın bir plana sahiptir. Bu beşgen yıldızın geometrik merkezinde bugüne minaresi, sarnıcı ve çeşmesi kalan, sur içinin ilk mescitlerinden biri vardı. Zamanla bu mescidin etrafında bir mahalle oluştu ve hisarın iç kısmı, kendini dış dünyadan 20 metre yüksekliğinde duvarlarla ayıran bir şehir tahayyülünü oluşturdu.
Aynı zamanda hisar yabancıların, savaşa girilen ülkelerin elçilerinin ve bazen de Osmanlı’nın kendi devlet adamlarının tutulduğu bir hapishane olarak da kullanıldı. Burada oluşan mahalle içinde Hristiyan kız çocukları için kurulmuş olan ve bir süre faaliyet gösteren bir sanat mektebi de vardı. Hisarın mahallesi bir yangınla yok oldu, geriye minare, sarnıç ve çeşme yapısının bir kısmı kalabildi.
Yedikule Hisarı’nın bugüne kadar ulaşmasını sağlayan çeşitli tamiratlar yapıldı, bunların en son ve en kapsamlı olanı 1960’lı yıllarda Vakıflar tarafından mimar Cahide Tamer eliyle gerçekleşti. Döneminin imkânları ve anlayışı çerçevesinde uygulanan bu restorasyon, günümüz yenileme anlayışı ile kıyaslandığında bazı sorunlar içerse de, hisarın günümüze ulaştırılmasında şüphesiz büyük pay sahibidir.
Uzun bir aradan sonra yeniden kapsamlı bir onarıma alınan Yedikule Hisarı, sadece elimizdekini dondurmakla yetinen müzeci bir anlayış yerine, anıt eseri bugün de yaşayan bir yere dönüştürecek, bunu yaparken geri dönülemez hiçbir müdahale içermeyen, olduğu hâliyle dondurmalar, tamamlamalar ve çağdaş ekleri bir arada barındıran tasarımcı bir restorasyon anlayışıyla ele alınmaktadır.
Yazının devamı için:
“Yedikule Hisarı ve Restorasyonu Hakkında”
Yeditepe Fatih Dergisi, Ağustos 2021