Celâleddin Çelik
Dragos’taki eski tütün depolarının dönüştürülmesiyle tasarlanan İstanbul Şehir Üniversitesi Öğrenci Merkezi, kentsel bellekte önemli bir yere sahip bir endüstri yapısının yeniden işlevlendirilmesine dayanır. Bu yapı kompleksi, bölgenin tütün üretimi geçmişiyle doğrudan ilişkili olup, uzun yıllar boyunca Maltepe sigarasına adını veren fabrikanın depolama birimi olarak kullanılmıştır. Resmî olarak tescilli olmamasına rağmen sağlam strüktürü, mekânsal potansiyeli ve endüstri mirası niteliği nedeniyle korunarak çağdaş bir öğrenci yaşam merkezine dönüştürülmesi tercih edilmiştir.
Dönüşümün temel yaklaşımı, mevcut betonarme iskeleti ve geniş açıklıkları yeni işlevlerin taşıyıcı omurgası haline getirmek üzerine kuruludur. Yapının büyük bölümü, tekil hacimlerden çok, sürekli ve geçirgen bir iç mekân örgüsü olarak ele alınmıştır. Plan şeması kütüphane, çalışma alanları, öğrenci kulüp mekânları, yemekhane, etkinlik alanları, çok amaçlı salonlar ve sosyal toplanma noktalarının birbirine akıcı biçimde bağlanması üzerine kuruludur. Bu geçirgenlik, endüstriyel strüktürün ritmini hem iç mekânda hem cephede okunabilir kılar.
Zemin kat, öğrencilerin tüm gün kullanımına açık geniş bir sosyal platform gibi kurgulanmıştır. Giriş holünden itibaren dağılan dolaşım, farklı ölçeklerde toplanma ve dinlenme alanlarına bağlanır. Doğu-batı doğrultusunda uzayan ana omurga, depoların tarihi doğrultusunu sürdürürken yeni işlevsel zonları da doğal biçimde örgütler. Üst katlarda çalışma salonları ve daha sessiz odaklanma alanları yer alır. Geniş açıklıklı strüktür sayesinde bu mekânlar esnek planlanmış, gelecekte farklı akademik ihtiyaçlara uyarlanabilir biçimde tasarlanmıştır.
Cephe tasarımı, endüstriyel kimliği bütünüyle silmeden, onu çağdaş bir hafiflik ve şeffaflıkla yeniden yorumlar. Geniş cam yüzeyler, yapının eski depolama işlevinden farklı olarak ışığa ve görünürlüğe açılmasını sağlar. Mevcut kolon ve kiriş dizisinin dışarıdan okunabilirliği ise yapının geçmişiyle kurduğu bağı güçlendirir.
Öğrenci Merkezi, endüstri mirası bir yapının yalnızca korunması değil, yeni bir yaşam biçimiyle yeniden anlamlandırılması fikrine dayanır. Tarihsel bir strüktürü geleceğe taşıyan bu dönüşüm, hem mekânsal süreklilik hem de çağdaş üniversite yaşamının ihtiyaçları açısından örnek bir yeniden kullanım modelidir.









